21 Ekim 2015 Çarşamba

Yetiştirme Yurtlarının Kapatılmasına ilişkin On Prensip


Çocukların kurumlarda bakılması modelinden topluma dayalı bakım modeline geçiş konusundaki en iyi uygulamalar dikkate alınarak Başkanlığı Lumos tarafından yapılan bir AB geçici grubunca bir dizi Ortak Temel Prensip belirlenmiştir.

1. Çocukların haklarına saygı gösterilmesi ve karar alma süreçlerine dahil edilmeleri: Çocuklar (ve aileleri) geçiş sürecinde tamamen paydaş olarak yer almalıdırlar. Çocuklar (ve aileleri), aldıkları toplumsal hizmetlerin geliştirilmesinde, bu hizmetlerin verilmesinde ve değerlendirilmesinde aktif olarak yer almalı ve bu hususlarda fikirlerine başvurulmalıdır.  Çocuklara gerekli bilgiler yaşlarına uygun düzeyde anlayabilecekleri şekilde verilmelidir. Gerek duyulduğu takdirde çocuklar, yine çocukların kendi seçtikleri bir birey aracılığıyla karar alma aşamasında desteklenmelidir. Her bir bireyin kendine özel ihtiyaç ve gereksinimlerine saygı gösterilmelidir. Çocukların yerleştirilmesi, çocuğun en fazla yararına olacak şekilde gerçekleştirilmelidir.
2. Yetiştirme yurtlarının önünün alınması: Çocukların yetiştirme yurtlarına yerleştirilmesinin önlenmesi için gerekli adımlar atılmalıdır. Ailelerin ve çocukların yetiştirilmesinden sorumlu resmi görevlilerin desteklenmesi ve aynı zamanda toplumların kapsayıcı kapasitelerinin geliştirilmesi için bütünsel yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır.
3. Topluma dayalı hizmetlerin oluşturulması: Yetiştirme yurtlarının yerini almak üzere toplumda yararlanılmaya hazır ve düşük maliyetli kaliteli bir dizi hizmetlerin oluşturulması gereklidir.  Söz konusu hizmetler, öncelikle bu hizmetlerden yararlanacak kişilerin ihtiyaç ve kişisel tercihleri dikkate alınarak planlanmalı ve aile ve çocukların yetiştirilmesinden sorumlu resmi olmayan görevliler açısından destekleyici nitelikte olmalıdır.  Topluma dayalı bu hizmetlerin amacı, yetiştirme yurtlarına yeni çocukların alınmasını önlemek, halihazırda yetiştirme yurtlarında bulunan çocukların yerleştirilmelerini sağlamak ve aynı zamanda toplumu oluşturan ancak yeterli desteğe sahip olmayan insanlara (ve ailelerine) fayda sağlamaktır.


4. Yetiştirme yurtlarının kapatılması: Bu süreç, mümkün olduğu takdirde, pilot projelerle başlatılmalıdır. Planlama, her bir çocuk için ayrı bir planının hazırlanmasını ve toplumda çalışma arzusunda olan personelin eğitim gereksinimlerinin değerlendirilmesini içermelidir. Yaşam alanlarının değiştirilmesinden kaynaklanabilecek travma riskini asgariye düşürmek için her bir çocuk için gerekli hazırlık yapılmalıdır. Yetiştirme yurtları, bu kurumlarda uygun olmayan koşullarda bakılmaya devam eden çocuklar kalmayacak şekilde kapatılmalıdır. Özel desteğe ihtiyaç duyan çocuklara öncelik verilmelidir (örneğin, bebekler, engelli çocuklar ile kötü fiziksel koşullara sahip kurumlarda ve/veya istismar görülen kurumlarda kalan çocuklar gibi).
5. Yetiştirme yurtlarına yapılması düşünülen  yatırımların kısıtlanması:   Yetiştirme yurtlarının kapatılarak topluma dayalı bakıma geçiş süreci genel olarak uzun yıllar sürer.  Bu süreç sırasında, birçok çocuk uygun olmayan veya sağlıksız koşullarda yaşamak zorunda kalır. Bu nedenle, mevcut yetiştirme yurtlarında bazı yenileme çalışmalarına gerek duyulabilir. Ancak, söz konusu yenileme çalışmaları sınırlı düzeyde yatırımla gerçekleştirilmelidir.    Binalara yapılacak ciddi yatırımlar söz konusu kurumların daha sonra kapatılmalarını güçleştirecektir.
6. İnsan kaynaklarının geliştirilmesi: Ortaklığı, kucaklayıcı davranışları ve disiplinler arası yaklaşımı esas alan, topluma dayalı bakım için uygun yeteneklere sahip yeterli sayıda ve iyi eğitimli personele sahip olunması hayati derecede öneme sahiptir.  Bu nedenle, evvelce yetiştirme yurtlarında görev yapmış personelin yeniden eğitime tabi tutulması ve niteliklerinin geliştirilmesi gerekli olabilir. Toplumda çalışmak için eğitime tabi tutulabilecek söz konusu personelin de yeniden yerleştirilmesinin sağlanması, reform sürecinde karşılaşılabilecek direnci de azaltacaktır. Söz konusu hizmetlerden yararlanacak çocukların temsilcilerinin bahsekonu eğitimlerde eğitmen olarak görev alması tercih edilmektedir. Aynı zamanda koruyucu aile olacakların da bakım hizmetlerinin kalitesinin geliştirilmesini amaçlayan eğitim programlarına iştirak etmeleri sağlanmalıdır.
7. Kaynakların verimli kullanılması: Yetiştirme yurtlarına dayalı bakım sistemi bütçe, bina ve malzemeler için ciddi bir kaynak ihtiyacını beraberinde getirmektedir. Mümkün olduğu kadarınca ve çocukların yararına olacak şekilde, söz konusu kaynaklar mevcut yetiştirme yurtlarında yeni hizmetlere aktarılmalıdır.  Mevcut kaynakların yeniden kullanılması, reform sürecinin maliyetinin düşük tutulabilmesini ve  daha fazla sürdürülebilir olmasını sağlayacaktır. Geçiş sürecinde, yetiştirme yurtlarında karşılanmakta olan masraflara ilişkin bütçe, toplum içerisinde gerek duyulan hizmetlere ait masrafların karşılanmasına aktarılabilir, örneğin az sayıda çocuğun bakılacağı evlere veya aile destek merkezlerine; kimi zaman, mevcut sistemde kullanılmakta olan binalar diğer amaçlara yönelik olarak yeniden kullanılabilir (ulaşımı kolay olması ve iyi koşullara sahip olması halinde).
8. Kalite kontrolü:  Kalite kontrol sistemleri, tamamen çocukların memnuniyeti esas alınarak, gerek geçiş sürecinde gerekse ortaya çıkan hizmetler açısından geçerlidir. Kalitenin izlenmesinde, çocukların, ailelerinin ve temsilcileri olan kuruluşların yer alması büyük öneme sahiptir. 
9. Bütünsel yaklaşım: Yetiştirme yurtlarından topluma dayalı bakıma geçişle ilgili konular, istihdam, eğitim, sağlık, sosyal politikalar ve diğer hususlar gibi tüm geçerli politika alanları gözönünde bulundurularak ele alınmalıdır. Böyle bir bütünsel yaklaşım, farklı devlet kurumları arasında koordinasyon ve tutarlılık gerektirirken, aynı zamanda çocukluktan ergenliğe ve yetişkinliğe geçiş açısından da süreklilik göstermelidir.
10. Bilinçlendirme faaliyetlerinin sürekli olarak gerçekleştirilmesi: Yetiştirme yurtlarından topluma dayalı bakıma dönüşüm sürecinin önemli profesyonel kuruluşlarca desteklenebilmesi için, söz konusu kuruluşların halihazırdaki ve gelecekteki üyeleri ve aynı zamanda daha geniş bakıldığında topluma aktaracakları değerler açısından birtakım destekleyici çalışmaların yapılmasına ihtiyaç duyulmaktadır. Eş zamanlı olarak, istenen değerler dikkate alınarak tutumlarında tutarlılık sağlanabilmesi için profesyonel olmayan karar alıcılar ile kanaat önderleri ve halkın bilinç düzeyinin arttırılması gereklidir. Topluma dayalı bakım hizmetlerinin verileceği toplumlarda kucaklayıcı tutumun geliştirilebilmesi için özel dikkat gereklidir.

(Bu yazı, Koruyucu Aile, Evlat Edinme Derneği ve Hayat Sende Gençlik Akademisi Derneği Gönüllüsü Caner Can tarafından Lumos Vakfının sitesinden çevrilmiştir. Orjinal metne bu bağlantıdan ulaşılabilir. http://wearelumos.org/stories/ten-principles-deinstitutionalisation)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder