15 Ekim 2015 Perşembe

Avustralyalı Okulların Yetimhane Gezileri Yarardan Çok Zarar Veriyor!!


Avustralya’nın özel okulları tarafından, son sınıf öğrencilerine Asya yetimhanelerinde yapılacak gönüllü çalışmalar için düzenlenen geziler, giderek artmaktadır. Bu gezilerde, öğrenciler inşaat ya da tamirat işlerinde yer almakta, aynı zamanda yetimhanedeki çocuklarla oyunlar oynamaktadır. Okullar bu tür gezilerin; öğrencileri için hem yardım hem de öznel değerlendirme fırsatı sunduğunu ifade etmektedir.
PEKİ BU GEZİLER YETİMHANEDEKİ ÇOCUKLAR İÇİN NE İFADE ETMEKTE?
Bu soruyu cevaplamadan önce, yetimhanede büyümek bir çocuk için ne demektir bunu anlamak gerekli. Onlarca araştırma ortaya koymuştur ki; çocukların sevilmeye ve ihtiyaçlarını karşılayan, aynı zamanda kendilerini bu çocuklara vakfetmiş birkaç kişi tarafından bakılmaya ihtiyaçları vardır. Ama bu tarz bir bakımı yetimhanelerde sağlamak oldukça güç.
Devlet tarafından bu kadar çok çocuğa bakım sağlama zorunluluğu, malesef tek çocuğa tek bir bakıcıyı mümkün kılmıyor, çocuklar genelde bireyden çok grup olarak değerlendiriliyor. Bunun sonucu olarak da; yetimhanede büyüyen her çocuk, gelişiminin her aşamasında ihmal kurbanı olduğu gibi psikolojik zararlar da görebiliyor.
Avustralya’da artık yetimhaneler olmasa da gelişmiş bazı ülkelerde halen var ve maalesef çok iyi desteklenen kurumlarda bile aynı problemler görülmektedir.
Kendini adamış ve gerçekten seven bir yetişkinin eksikliği, çocuklara karşı istismar riskini de artırıyor. Bu zararların yıllar önce fark edilmiş olması Avustralya’daki yetimhanelerin kapatılmasını sağlamıştır.
YETİMHANE GÖNÜLLÜLÜĞÜ ÇOCUKLARI AİLELERİNDEN KOPARIYOR!
Yetimhanedeki çocukların büyük çoğunluğunun en az bir ebeveyni hayattadır ve son yapılan araştırmalara göre yetimhanelerde yapılan gönüllü çalışmalar çocukları bu ebeveynlerden uzaklaştırmaktadır. Bazı ahlak yoksunu insanların; varlıklı yabancı gönüllülerden bağış koparmak adına; aileleri, (bazen para karşılığında) çocuklarını vermeleri için kandırdıkları görülmektedir. Yani, ekonomik gelir sağlamak için kendi yetimlerini yaratıyorlar.
e
Bazı ülkelerde bu durum yetimhanelerin sayısında patlama yaşanmasına sebep olmaktadır. Mesela; Kamboçya’da son beş yılda, yetim sayısı azalmasına rağmen yetimhane sayısı 2 kat artmıştır.
Çok iyi niyetle bile olsa; yetimhanelerin yapılması ve desteklenmesi, çocukların ailelerinden ayrılması anlamına gelir. Endonezya, Aceh’te meydan gelen tusunaminin ardından, tusunami yetimleri için, 17 yeni yetimhane inşa edilmiştir. Halbuki, bu yetimhanelerdeki çocukların %98’inin bir ailesi vardır ve bu kurumlara sadece eğitim alabilmeleri için yerleştirilmişlerdir.
Bu demektir ki; aslında eğitime verilecek destek, bu çocukları yetimhanenin yaratacağı zarardan koruyacaktır. Güvenilir yardım organizasyonları yetimhaneler inşa etmek yerine, sadece ailelere destek vererek bunu başarabilirler. Bu daha etkili, güvenli ve ucuz bir yol çünkü çocukları yetimhanede tutmak, ailelerinin yanında desteklemekten 5-10 kat daha pahalıdır.
YETİMHANELER HİÇ BİR ZAMAN İYİ YERLER OLAMAZLAR!
Yetimhanedeki çocukların psikolojik olarak etkilendikleri en önemli travma, güvenebilecekleri tek bir bakıcı yerine, sürekli değişen bakıcılardır. Kısa süreli gönüllüler, çocuklarla ilgilenip, oyunlar oynadıklarında kendilerini iyi hissedebilirler, ancak bu gönüllük; çocukların muhatap oldukları ve maalesef kendilerini bırakıp giden bakıcı sayısını artırmaktan ve travmayı desteklemekten başka bir işe yaramamaktadır.
Yetimhanede yetişen çocuklar genelde şirinliklerini kullanarak yetişkinlerin dikkatini çekme konusunda uzmanlaşırlar, psikologlar buna ‘düzensiz etki’ der. Gönüllü öğrenciler bunu genelde mutluluk ve dost canlısı olmakla karıştırırlar. Bu durumu yanlış değerlendiren gençler; gelecekte bu kurumları destekleme hayali ve idealleri ile gezilerden dönerler. Bu, eski yetimhane gönüllüleri Rob ve Paul Falkan’ın da hayali idi. Şimdilerde dünyanın her yerinde yetimhaneler için büyük bağışlar yapan işadamları oldular. Yetimhaneleri gündemlerine alan okullar farkında olmadan aslında buradaki çocuklara zarar vermektedirler.
PEKİ OKULLAR NE YAPMALI?
Okulların, öğrencilerinin farkındalığını artırma ve yardım duygusunu geliştirme niyetleri kesinlikle takdir edilir bir durum, ancak; çocuk hakları açısından değerlendirildiğinde; çocukların turistik meta olmadığının altı çizilmelidir:
Çocuklar; ziyaret edeceğiniz, acıyacağınız, kalemler hediye edeceğiniz ve yüzüncü kez ‘head and shoulders’ şarkısını öğreteceğiniz şirin objeler değiller!!
Okullar kendi organizasyonlarının çok daha iyi niyetli ve hepsinden farklı olduğu gibi bir fikre kapılmadan düşünmelidir. İhmal, istismar ve terk edilmişlik duygusunu perçinleyen bu tür organizasyonlar yerine, bu çocukları ailelerinin yanında tutmak, ya da ebeveyni olmayan çocukların evlat edinilmesini sağlamak için çalışan yardım programları geliştirebilirler. Güvenilir yardım kampanyaları ile aileyi koruma ve yetimhaneleri boşaltmaya yönelik çalışmalar yapabilirler.
Öğrencilerini Lumos’a katılmaya teşvik edebilirler. Lumos Harry Potter’ın yazarı J.K. Rowling tarafından, yetimhane bakımını kaldırabilmek amacıyla kurulmuş bir organizasyondur.
Eğer okullar ısrarla denizaşırı gönüllülük çalışmalarına katılmak istiyorlarsa, kardeş okul belirleyip desteklemek daha yararlı olacaktır.
Sonuç olarak; yetimhanedelerde yapılan gönüllü çalışmalar; çocukları ailelerinden uzaklaştırmakta ve psikolojik travmalara sebep olmaktadır. Avustralyalı okullar da hem kendi öğrencilerine hem de yetimhanelerdeki çocuklara karşı sorumludurlar. Yaptıkları çalışmaların fayda değil zarar verdiğinden emin olmalıdırlar.
(Bu çeviri, Selda Süren Teymur tarafından aşağıdaki linkten çevrilmiştir.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder