Friends-International - 21 Ekim 2013
Bu düşündürücü makale Friends-International Genel
Direktörü, Sebastien Marot tarafından kaleme alındı.
Geçtiğimiz hafta Kamboçya’dan iki farklı şok edici hikâye
ortaya çıktı.
Dünyaca ünlü bir organizasyon, organizasyona bağış miktarını
ve tanınırlığı artırmak amacıyla uluslararası televizyon kanalında ve
uluslararası medyada kullanılmak üzere yine sahte hikâyeler üretmekle suçlandı.
Yerel bir yetiştirme yurdu ise yurtta kalan çocukların
günlük hayatlarını kamuoyuna açık hale getirerek acıma duygusunu ve böylelikle
satışları artırmayı hedefleyen içeren fotoğraflarını açık artırmaya sunduğu bir
müzayede düzenledi.
Bu iki farklı etkinlik çocuk koruma organizasyonlarının,
medyanın, bağışçıların ve halkın birbirleriyle bağlantılı eylemlerinin direk
sonucudur: Hepsi çocukların iyiliğini isterken onları birer kurbana
dönüştürmektedirler.
Çocuk Koruma Kuruluşları: Yüksek sayıda organizasyon
çocukları kullanarak bağış artırma yoluna sürükleniyor: kamera önünde çocukları
yaşadıkları istismardan nasıl kurtuldukları hakkında konuşmaya zorlamak, acıma
dolu anlarını fotoğraflayıp herkesin görebilmesi için yayımlamak, bilinçsiz
ziyaretçilerin merkezleri ziyaretine izin vermek-bir nevi yetiştirme yurdu
turizmi-. En kötü ihtimalle daha fazla dikkat çekmek ve daha fazla para için
gerçek çarpıtılıyor ya da hikâyeler uyduruluyor.
Bu durumun çocukların hayatlarına etkisi ise korkunç: Eğer
çocuklar istismar edildikleri bir süreçten geçmişlerse, böyle bir durum onların
aynı travmayı yaşamalarına sebep oluyor ve sonsuza kadar bununla
damgalanmalarına sebep oluyor. Böyle bir durumun kurbanlarından biri yaşadığı
kötü deneyimi bir makalede şöyle anlatıyor: “Biliyor musunuz, benim itibarım bu
video ile (...) kayboldu. Artık herkes bana tepeden bakıyor. "
Bu organizasyonlar suçlanmayı hak ediyorlar. Bu
organizasyonların birincil görevi bu çocukları istismardan ve tekrar istismar
edilmekten korumak ve geleceklerini kurmalarında onları desteklemek. Bu
genellikle geçmişe sünger çekmek, olumsuz geçmişi silmek ve yaşananları devam
eden bir gerçeklik haline getirmemek anlamına geliyor. Fakat kabul edilmelidir
ki, bu organizasyonlar çoğunlukla duygusal dürtülere aç bir ortam içerisinde,
ayakta kalabilmek ve hizmet sunabilmek için, gereken geliri elde etmeye
çalışıyorlar.
Ana akım medyanın rolü: Medyanın olayları iletirken
aynı zamanda halkı sansasyonlarla besleyerek reytingleri güvence altına almak
ve reklamcıların ilgisini çekmeye ihtiyacı vardır. Buna kısa yoldan ulaşabilmek
için, duygu yüklü resimlerden ve hikâyelerden ve acı çeken bir çocuktan daha
uygun ne olabilir ki? Hatta daha iyisi acı çektiği belli ya da ağlayarak
yaşadıklarını anlatan bir çocuk.
Her yerde karşınıza çıkan yükselen trend “hikayeyi anlat”
trendi. Bu durum insanların ve çocukların kolayca kendi hikâyelerini anlatmak
zorunda hissetme eğilimlerini güçlendiriyor.
Düzenli olarak Friends-International’a gelerek bu tür
hikâyeler bu tür için baskı kuran, daha sonra göz ardı ettikleri kendi “çocuk
koruma” politikalarıyla böbürlenen birçok medya grubu var. Bu yolla bağışları
artırma baştan çıkarıcılığı oldukça yüksek. Ancak biz bu konuda dersimizi
çoktan aldık ve çocukları koruyan sıkı bir politika oluşturduk. Böylelikle
potansiyel bağışları ve görünürlüğü reddediyoruz.
Bağışçıların rolü: Birçok bağışçı bu konuda
bütünleyici rol oynuyor. Bağışçılar olarak belli kurallar söz konusu
değilse, projeleri tamamen duygusallığı göz önünde bulundurularak fonlamak
kolay olandır. Örneğin Kamboçya’da yetiştirme yurtlarının(yerli ve
yabancı özel bağışçılar tarafından finanse edilen) sayısında hızlı bir artışa
şahit olduk. Ancak buradaki çocukların büyük bir bölümü kimsesiz değildi ve
günümüz Kamboçya politikasına aykırıydı. Halkın genelinde olduğu gibi
bağışçılar, bazı durumlarda onları memnun etmek için oluşturulmuş veya korumak
istedikleri çocuklar pahasına anlatılan oldukça duygu yüklü hikayelerle
ilgilenirler. Bağışçıların birçoğu bu hikayelerin gerçekliğini kontrol
etme isteği ya da imkânına sahip olmadığından süslenmiş hikâyeler dizisiyle
karşı karşıya kalıyoruz.
Bunun başlıca sonucu olarak bağışçılar duygusal baz göz
önünde bulundurarak bağışta bulunduğundan bazı organizasyonlar bağışçılara
yanlış problemi satmasıyla sonuçlanmakta.
Bunun başlıca sonucu bazı durumlarda organizasyonlar
bağışçılara yanlış sorunu pazarlıyor. Bu durum bağışçıların daha sıradan
gerçeklere dayalı değil duygulara dayalı karar vermeleri ve böylelikle tamamen
yanlış varsayımlar üzerine inşa edilmiş ve yararlanıcılara doğru çözümler
vermeyen programların oluşturulması yol açabiliyor.
Halk: organizasyonlar, medya hatta bağışçılar bile
halkın onayını almaya çalışırlar. Bu durum sosyal medyanın patlamasıyla
insanların olaylara çok kısa sürede tepki vererek geniş fikir hareketleri
oluşturmaya başlamalarıyla ortaya çıktı. Açıkçası hepimiz iyi ve duygusal bir
hikâyeye karşı duyarlı insanlarız. Ve her geçen gün her biri diğerlerinden daha
duygusal olmaya çalışan yeni hikâyeler karşımıza çıkıyor. Kolayca tepki
gösterilebildiğinden hikâyeler meşhur olmadan önce onların doğruluğunu kontrol
etmek gibi bir şansımız da olmuyor. Her geçen gün insanları, parayı alacak en
iyi projeyi seçmek için oy vermeye davet ediyoruz. Bu durum kolayca, çocukların
iyi hikayeler için karnı aç kalabalığın önünde kurbana dönüştüğü ajitasyon
yarışmalarına dönebiliyor. Toplanan para iyi hikâyelere gidiyor, fakat neyin
karşılığında?
Friends –International’da bizler, farklı yaklaşımlar
oluşturmaya çalışıyoruz. İş ve sonuçları üzerine konuşuyoruz, bireysel olarak
çocukları kullanmadan altyapı bilgisi vermeye çalışıyoruz. (benim ana sunumum
bir vaka çalışması üzerineydi ancak tamamen farklı vakalardan toparlanmıştı ve
çalışanlarımızın yer aldığı fotoğraflardan oluşmaktaydı)
Uzun yıllardır birçok hata yaptık ancak bu hatalarımızdan
çok şey öğrenerek çocuk koruma politikamızı ve medya yönergemizi geliştirdik.
Gerçekte biz sonra da bu çocukların ve ailelerin oldukça ihtiyaç duyduğu bu
desteği sağlamak için gerekli finansmanı sağlayabilecek “görünürlük”
durumuna direnmek gerçekten çok zordur. Basit olarak bizler, iletişim kurma
yöntemimizin insanların yeterli miktarda finansmana sahip olduğumuz desteğe
ihtiyacımız olmadığını düşünmelerine sebep oluyor. Her defasında medyada oldukça
görünür olan organizasyonlara nazaran daha az ilgi çekiyoruz. Biz bu durumun
dürüstlüğümüzü ve misyonumuzu korumak için ödememiz gereken küçük bir bedel
olduğuna inanıyoruz.
Burada yalnız olmadığımızı bilmek bizi cesaretlendiriyor.
Sıkı kurallar oluşturan ve bunları uygulayan organizasyonların sayısı gün
geçtikçe artıyor. Bağışçıların politikalarını ve deneyimlerini gözden
geçirdiklerini, insanların da sosyal medyada zor sorular yönelttiklerini
görüyoruz. Bu gelişim oldukça yeni ve herkesin desteğine ihtiyacı var.
Halk ve bağışçılar tarafından sansasyonelliğe hayır
denilmesi büyük önem taşıyor. Gerçekten neler olduğuna ve ilgili sorunların
karmaşıklığına bakın, ilgili olun ve sadece duygularınızla hareket etmeyin. Bu
tür davranış değişikliği gerçekten çok zor. Birçok yönden top
bağışçıların (büyük ve küçük) sahasında: onculuk edenler onlar olmalıdır ki
organizasyonlar bağış toplayabilmek için gerçeği çarpıtma zorunluluğunu
hissetmesinler.
Organizasyonlar koruma politikalarını her şeyin üzerinde tutmalıdırlar.
İstismar içeren vakalar
(çocuğun, bağışçıların ve kamuoyunun istismarı) ortaya
çıktıkça bu durum, yapılan işleri zedelemekte ve sonuç olarak yine çocuklara
zarar vermekte. Tavır değiştirmek oldukça zor. Ancak aynı zamanda yapılması
gereken doğru şey.
Durmayın, hemen başlayın, siz de bir parçası olun!
Bu makale, Hayat Sende Gönüllüsü Hilal Işık tarafından
çevrilmiştir.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder