Devlet korumasında yetişen çocuklar, bayramlarda
vicdan ağartılmaya gidildi mi, hatırlanır bu ülkede. Bir de, tıpkı geçen hafta
olduğu gibi, kurumdaki şiddet olayları patlak verip, tüm kameralar o yöne
döndüğünde hatırlanır. Suçlu hep devlettir ve sorumlular adalete teslim
edilecektir denilip geçilir. Bir süre sonra da unutulup gider yaşananlar.
Geride yaralı bilinçleriyle yuva ve yurt çocukları kalır.
Bu, yetiştirme yurdunda yetişen benim için de böyle
oldu. Doksanlarda Uğur Dündar’ın Denizli Yetiştirme Yurdunda çektiği dayak
görüntüleri ve öğretmenin yurtta kalan kızı hem tokatlaması hem de “Rahat Dur!
Rahat Dur!” diye bağırması benim gençliğimin hafızasından hiç çıkmadı. Nereye
gitsem aynı soruyla karşılaştım. “Sizi de dövüyorlar mı?”. Bu haberler ardı
sıra sürüp gitti. İzmir’de Barbaros Çocuk Köyünde yaşanan taciz skandalı,
benden 3-4 yaş küçüklerin bilinçlerinin yaralanmasına neden oldu. Daha sonra
Malatya Çocuk Yuvasındaki dayak görüntüleri. Daha sonra da York Düşesi Sarah
Ferguson’un çektiği ve çocuk deposu dediği Saray Rehabilitasyon Merkezindeki
gizli kamera görüntüleri. Sorun belliydi. Çözüm zordu. Medya sorunun çözümünde
yardımcı olmak yerine, çocukları damgalayarak sorunu derinleştiriyordu.
Evet. Medya halkın bilincine bu çocukları şiddete
eğilimli, yaramaz, sinirli, ahlaken düşkün gibi sıfatlarla damgalıyordu.
Sonrasında da bu çocuklar, en iyi ihtimalle acıma, korku ve merak
karışımı bir bakışla toplumdan dışlanıyordu. Onlar “Yurt Çocuğu”ydu. Yuvaya
gittiğinde geçmişinin kirli olduğu hissi yaratacak şekilde ilk iş olarak
yıkanan, saçları üçe vurulan, aynı servisle okula giden, aynı kıyafetleri
giyen, bireysellikleri yok edilen, öğretmenden hademeye, veliden öğrenciye
herkesin yurt çocuğu diye damgaladığı ve büyük çoğunlukla horladığı kimselerdi.
Yuva ve yurt kelimeleri ise, içleri tamamen olumsuz söylemlerle doldurulmuş,
benim bahçemde olmaması gereken, ama gene de olması gereken şeytanlardı
toplumun gözünde. Bu çocuk ve gençlerse tüm bunlardan kıyasıya muzdarip idi.
Peki bu suçun tek sahibi devlet miydi? Elbette değil.
Devlet zanlıysa, suça yataklık eden de toplum idi. Çocuğunun sınıf öğretmenine,
“Kızımı yuvalı Zehra’yla oturtmayın” diyen veli idi. Oğlunun gelin getirdiği
yurtta yetişen gelin adayı için oğluna, “Ben yuvadan gelin almam” diyen anne
idi. “Kitaplarınızı unutmayın. Yuvalılar siz de” diyen öğretmen idi. Veli
toplantısında “Çocuğunuzun iyiliği için yuvadan Ali’yle arkadaşlık yapmasını
engelleyin” diyen müdür yardımcısı idi. Kısacası, toplumla bu çocuk ve gençlerin
arasında bir sosyal duvar vardı. Çocukları öteleyen, değersizleştiren, suça
sürükleyen ve hatta öldüren, bir sosyal duvar. Bu sosyal duvarın inşasında ise,
tüm insanlığa karşı suçlarda olduğu gibi, suç müşterekti.
Halbuki onca başarı öyküsü vardı yurtta yetişenler
arasında. İş adamları vardı, sanatçılar vardı, mülki amirler vardı, bürokratlar
vardı. Bunlar da ihmal ediliyordu. Kolektif bilinçte yurt çocuklarına, yurt
kimliğine olan baskıdan dolayı kendilerini gizliyordu. Olumsuz söylemlerin
hakimiyetinde, olumlu söylemler pekişemiyor ve olumlu işleri başaranlar ortaya
çıkamıyordu.
Şimdi bir ses yükseliyor. Yurtta yetişenler, bu
satırların yazarı olarak ben dahil, artık kimliğini gizlemiyor. “Biz de varız.”
diyor. “Sesimizin duyulması ve bizim bilgeliğimiz bu çağ için, geride kalan
kardeşlerimiz için kazanç.” diyor. “Yurtta yetişenler ekonomik ve sosyal fayda
üreten bireylerdir.” diyor. “Yurt çocukları toplumun yalnız alanı değil,
verenidir de.” diyor. Kurmuş oldukları Hayat Sende Gençlik Akademisi Derneğiyle,
geride kalan kardeşlerine “Hayat Sende” diyerek, özgüven aşılıyor. Sabancı
Vakfının Toplumsal Gelişme Hibe Programı kapsamında desteklediği bir projeyle,
“Toplumla aramızda var olan sosyal duvarları kaldıralım.” diyor. “Şimdi değişim
zamanı, yurt çocuklarına ilişkin kolektif bilinçteki olumsuz algıları
değiştirelim.” diyor. “Sadece bayramlarda hatırlanmayıp, onların her zaman
yanında olmaya ve kolektif suçumuzla yüzleşerek dönüştürmeye var mısınız?”
diyor.
Varsanız, hadi hep birlikte Sosyal Duvarları Yıkalım!
http://www.sosyalduvarlariyikalim.org/
https://www.facebook.com/sosyalduvarlariyikalim
https://twitter.com/duvarlarahayir
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder