Genç nüfus, ülkemizin nüfusunun yarısı. Siyasi nutuklarda en büyük gücümüz
genç nüfus. Öyle ki, öğrenci sayımız “ezeli düşman(!)” Yunanistan’ın nüfusundan
bile fazla. Dahası, gerek sağ gerek solda gençlik, oldukça edilgen ve
fethedilmesi gereken bir grup olarak görülüyor.
Siyasette söylem böyleyken, toplumsal arkaplanda da
destek hazır. Gençliğin katılımının ve dönüşümünün öncüsü olacak üniversite
gençliğine ailelerinden gelen en yoğun telkin, “Aman evladım okuluna düzgünce
git gel, etliye sütlüye karışma.”
Üniversitedeki kulüpler müzmin bir kaynak
sıkıntısında. Üniversitenin halktan kopukluğu da toplumsal sorunlara gençliğin
potansiyelinin zerk edilmesini engelliyor.
Kulüplerin yanı sıra, ülkemizde yaklaşık 600 de
gençlik derneği var. Çoğu suni şekilde Avrupa Birliğinin hareketlilik
projelerinden hibe kapma derdinde 600 kuruluş. AB hibeleri bugün kalksa, aynı
Mısır’da olduğu gibi, yüzde 90’ı kapanacak 600 kuruluş.
Gençlik neden örgütlenemiyor?
Gençliğin örgütlenmesinin önündeki en temel engel
dernekler mevzuatı. Denir ya, 7 kişiyle dernek kurulabilir. Koca bir yalandır.
Altı ay içinde genel kurul yapılmalı ve en az 5 kişilik yönetim kurulu, 3
kişilik denetim kurulu, bir o kadar da yedek üye bulunması lazımdır. Bu da eder
en az 16 kişi. Bir gençlik grubunun bu sayıya ulaşması pek de kolay değildir.
Buna ayrıca adres gösterme zorunluluğunu ekleyin.
Ayrıca, hiçbir kolaylığın sağlanmadığı ve aynı özel sektör firmalarının tabi
olduğu muhasebe sistemi, noter işlemleri gibi işlemleri ekleyin. Dernekler
mevzuatının getirdiği muazzam raporlama ve bürokrasiyi de unutmayın.
“Örgüt” kelimesinden korkan bir devlet yapısını, daha
yenice dernekleri Emniyet’ten İçişleri Bakanlığına bağlayan düzenlemeleri ve sivil
topluma bir korku paranoyası ile bakışı ekleyin.
Gençliğin örgütlenmesinin önündeki ikinci büyük engel
ise, üniversitelere biçilen rol. İsveç gibi ülkelerde üniversitelerin halkı
aydınlatmak gibi anasayal görevleri var. Biz de ise, korunması gereken sisteme
yenilikçi ve değişimci fikirleri getirdiği için üniversitelere bu rol
biçilmiyor. Biçilmediği gibi de fildişi kulelerde izole bir gençlik tahayyül
ediliyor.
Peki kaçırılan ne?
Gençliğin örgütlenememesi ülke adına birçok fırsatın
da kaçırılmasına neden oluyor. Gönüllülüğü, aktif vatandaşlığı, toplumsal
sorunlara yenilikçi çözümler üretmesini engelliyor.
Profesyonel kariyerleri öncesi çok önemli bir iş
tecrübesi, ekip çalışmasına yatkınlık, farklı kültürleri tanıma, empati,
farklılıklara saygı, toplum önünde konuşma, sunu becerisi, iletişim becerisi
gibi yeteneklerinin gelişmesini engelliyor.
Bunca faydasına rağmen gençlik hala örgütlenemiyor.
Örgütlenmeyen bir toplumda, demokrasi, insan hakları, hukuk devleti gibi modern
çağın kurumları işlemiyor. Orta sınıf yükselemiyor, gelir adaletsizliği ve
toplumsal huzursuzluk artıyor.
Sözün özü, elbet yükselirse gençlik, yükselir toplum.
**********************
Bu yazı Geleceğe Artı kurucularından
Abdullah OSKAY tarafından www.projepanosu.com'da yer alan GençBlog köşesi için
yazılmıştır.
http://www.projepanosu.com/yazar/abdullah-oskay/orgutlenemeyen-genclikle-kacirilan-ne/65.html
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder