21 Ekim 2015 Çarşamba

Örgütlenemeyen Gençlikle Kaçırılan Ne?

 

Genç nüfus, ülkemizin nüfusunun yarısı. Siyasi nutuklarda en büyük gücümüz genç nüfus. Öyle ki, öğrenci sayımız “ezeli düşman(!)” Yunanistan’ın nüfusundan bile fazla. Dahası, gerek sağ gerek solda gençlik, oldukça edilgen ve fethedilmesi gereken bir grup olarak görülüyor.

Siyasette söylem böyleyken, toplumsal arkaplanda da destek hazır. Gençliğin katılımının ve dönüşümünün öncüsü olacak üniversite gençliğine ailelerinden gelen en yoğun telkin, “Aman evladım okuluna düzgünce git gel, etliye sütlüye karışma.”

Üniversitedeki kulüpler müzmin bir kaynak sıkıntısında. Üniversitenin halktan kopukluğu da toplumsal sorunlara gençliğin potansiyelinin zerk edilmesini engelliyor.

Kulüplerin yanı sıra, ülkemizde yaklaşık 600 de gençlik derneği var. Çoğu suni şekilde Avrupa Birliğinin hareketlilik projelerinden hibe kapma derdinde 600 kuruluş. AB hibeleri bugün kalksa, aynı Mısır’da olduğu gibi, yüzde 90’ı kapanacak 600 kuruluş.

Gençlik neden örgütlenemiyor?

Gençliğin örgütlenmesinin önündeki en temel engel dernekler mevzuatı. Denir ya, 7 kişiyle dernek kurulabilir. Koca bir yalandır. Altı ay içinde genel kurul yapılmalı ve en az 5 kişilik yönetim kurulu, 3 kişilik denetim kurulu, bir o kadar da yedek üye bulunması lazımdır. Bu da eder en az 16 kişi. Bir gençlik grubunun bu sayıya ulaşması pek de kolay değildir.

Buna ayrıca adres gösterme zorunluluğunu ekleyin. Ayrıca, hiçbir kolaylığın sağlanmadığı ve aynı özel sektör firmalarının tabi olduğu muhasebe sistemi, noter işlemleri gibi işlemleri ekleyin. Dernekler mevzuatının getirdiği muazzam raporlama ve bürokrasiyi de unutmayın. 

“Örgüt” kelimesinden korkan bir devlet yapısını, daha yenice dernekleri Emniyet’ten İçişleri Bakanlığına bağlayan düzenlemeleri ve sivil topluma bir korku paranoyası ile bakışı ekleyin. 

Gençliğin örgütlenmesinin önündeki ikinci büyük engel ise, üniversitelere biçilen rol. İsveç gibi ülkelerde üniversitelerin halkı aydınlatmak gibi anasayal görevleri var. Biz de ise, korunması gereken sisteme yenilikçi ve değişimci fikirleri getirdiği için üniversitelere bu rol biçilmiyor. Biçilmediği gibi de fildişi kulelerde izole bir gençlik tahayyül ediliyor.

Peki kaçırılan ne?

Gençliğin örgütlenememesi ülke adına birçok fırsatın da kaçırılmasına neden oluyor. Gönüllülüğü, aktif vatandaşlığı, toplumsal sorunlara yenilikçi çözümler üretmesini engelliyor.

Profesyonel kariyerleri öncesi çok önemli bir iş tecrübesi, ekip çalışmasına yatkınlık, farklı kültürleri tanıma, empati, farklılıklara saygı, toplum önünde konuşma, sunu becerisi, iletişim becerisi gibi yeteneklerinin gelişmesini engelliyor.

Bunca faydasına rağmen gençlik hala örgütlenemiyor. Örgütlenmeyen bir toplumda, demokrasi, insan hakları, hukuk devleti gibi modern çağın kurumları işlemiyor. Orta sınıf yükselemiyor, gelir adaletsizliği ve toplumsal huzursuzluk artıyor.

Sözün özü, elbet yükselirse gençlik, yükselir toplum.
**********************
Bu yazı Geleceğe Artı kurucularından Abdullah OSKAY tarafından www.projepanosu.com'da yer alan GençBlog köşesi için yazılmıştır.

http://www.projepanosu.com/yazar/abdullah-oskay/orgutlenemeyen-genclikle-kacirilan-ne/65.html

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder