Bugün 3 Aralık Engelliler Günü. Tüm dünyada bir
kutlama/hatırlatma günü. Bugün engelli insanların başarılarının vurgulanmasının
yanı sıra, ilgili mevzuattaki gelişmelerin ve tutum değişikliklerinin altını
çizmek için de bir fırsattır. Bazı
insanlar engelliler için neden özel birgüne ihtiyaç
duyduğumuzu sorabilir. LUMOS için cevap açıktır: Engelli
çocuklar kurumlardaen kırılgan/savunmasız olanlardır. Zira engelli
çocuklar kaynak tahsisinde ve sistem reformlarında çoğu kez son
önceliktirler. Bu yüzden biz, dünya çapındaki kurumlarda engelli
çocukların karşılaştıkları belirli zorlukları
vurgulamak için bugünü kullanıyoruz. İşte LUMOS’un kendi
araştırmalarından ve elbette başka araştırmalardan bazı yalın gerçekler:
· Engelli
çocukların hayatını kurumlarda sürdürme olasılığı, engelli olmayan
çocuklara oranla altı kat daha fazladır.
·
Engelli
çocukların istismarın her türüne maruz kalma
olasılığı, akranlarına göre yaklaşık dört kat daha
fazladır
Engelli çocukların yoksulluk
içinde yaşamaları akranlarına göre çok daha
olasıdır -Bu durum, orta ve düşük gelirli ülkeler için geçerli olduğu
gibi yüksek gelirli ülkeler için de geçerlidir.
· Kurumlardaki engelli
çocuklar için ortaya çıkan sonuçlar, akranlarına
kıyasla çok daha kötüdür. Bir Avrupa çalışması, üç
yaşın altındaki engelli çocukların kurumdaölme olasılığının
akranlarına göre 100 kat daha fazla olduğunu ortaya
koymuştur.Hayatta kalanlar ise yaşayabilmek için kurum bakımında kalmaya
devam etmiştir.
·
LUMOS’un bir kurumda
yürüttüğü, engelli çocukların kurumdan ‘çıkarılmaları’na odaklanan
araştırma göstermiştir ki, kurumdaki hiçbir çocuk aile evine geri dönmemiştir.
Çocukların %22’si yetişkinler için olan bir başka kurum bakımına geçmiş ve
%78’i de kurumda hayatını kaybetmiştir.
Neden engelli çocuklar akranlarından
daha fazla risk altındalar? Aslında, biz şunu gördük ki birçok ülkede engelli
çocuklara hala oldukça düşük bir değer atfedilmektedir. Hastanelerdeki tıbbi
personelin, ailelere yeni doğan engelli bebeklerini kurum bakımına
bırakmalarını ve ‘eve gidip sağlıklı bir tane daha yapmalarını’ tavsiye etmesi
sık rastlanır bir vakadır.
Bu çocukların topluma ‘ekonomik katkı
sağlayanlar’ olarak büyümeyeceği ve dolayısıyla diğer çocuklara yapılan
yatırımın aynısını ‘hak etmedikleri’ gibi bir inanışı benimseme eğilimi var.
Birçok ülkede, kurumlardaki engelli çocukların ek ihtiyaçları olmasına rağmen,
onların bakımına engelli olmayan çocuklardan daha az para harcanmaktadır. Biz
LUMOS’ta bu yatırım eksikliğine ilk elden tanık olduk. Bir ülkede engelli
çocukların bulunduğu ve alışılmadık derecede yüksek ölüm oranının ortaya
çıktığı bir kuruma müdahil olmamız istendi. Bu kurumda, çocukların beslenme
bozukluğuna bağlı hastalıklardan öldükleri ortaya çıktı. Bunun sebebi yiyecek
eksikliği değildi. Bu çocukların yeme içme güçlükleri vardı ve bu yüzden de
daha fazla ek yardıma ihtiyaçları vardı. Oysa kurum personeli her bir çocuğu
beslemek için ortalama 1 dakika 20 saniye harcıyordu.
Ölüm oranları üzerine yöneticiyle
tartıştığımızda bize şöyle dedi: “Şunu anlamalısınız, bu çocuklar buraya ölmek
için gönderiliyor. Bu çocukların ortama yaşama süresi 11 yıl. Eğer bir çocuk
daha uzun yaşarsa, biz son derece iyi bir iş yaptığımızı hissediyoruz.”
Hâlbuki tüm bunların sonunu getirecek
olan şey, çocukları kurum bakımından çıkarıp topluma kazandırma süreci değil
mi? Şu bir gerçek ki, birçok ülke çocuklar ve aileler için olan hizmetleri
iyileştirirken ve kurumları kapatırken engelli çocukları düşünmeyi en sona
bırakıyor. Ve birçokları, ölene kadar kurumlarda kalması gereken bazı
çocukların varlığı konusunda ısrar ediyor. En temel engelleri olan çocukların
aile yanında yaşayabileceğinin ve toplum tarafından içerilebileceğinin mümkün
olabileceğine inanılmıyor.
Ama bugün kutlama/hatırlatma günü. Bu
yüzden, işte size engelli çocukların haklarının geliştirilmesi yolunda
kazanılan üç zafer:
·
Yaşama hakkı. LUMOS’un yukarıda andığımız kuruma dahil olmasından bu yana yalnızca
bir çocuk öldü. Ama durumu kritik olan 50 çocuktan fazlası hayata tutundu,
güçlendi ve kurumdan çıkıp topluma katılmaya hazırlanıyorlar. Bizim diğer
ortaklarımızla beraber bu mücadelede kazandığımız zafer, hidrosefali olan
çocukların tedavisi için kaynak yaratmamızdır. Bu kaynak Bulgaristan ve
Romanya'da her yıl yüzlerce insanın hayatını kurtaracak.
·
·
Eğitim ve aile yaşamı hakkı. Orta ve Doğu Avrupa’daki pek çok ülkede, engelli çocuklar özel okullara
yerleştirilemedikleri takdirde eğitim hakkına ulaşamıyorlar.İki yıl öncesine kadar, bu Moldova'da böyleydi. Milli Eğitim Bakanlığı ile
LUMOS 'un ortak çalışması sonucunda bu çocukların normal okullarda eğitime
katılmalarında muazzam bir artış sağlandı. Aynı zamanda kurumdaki çocuk
sayısında kayda değer azalmalar oldu ve bu çocukların birçoğu aileleri ile
yeniden birleştirildi. Son konferansta, okula giden çocuklar deneyimlerini
Milli Eğitim Bakanı’na şöyle anlattılar: “okullarımızda bir şeyler değişti ve
biz bundan çok memnun olduk. Ama biz bunun sadece bazı okullarda olmasını
istemiyoruz. Bu Moldova’daki tüm çocuklar için olmalı.”
·
Kendilerini etkileyen kararlara
katılma hakkı. LUMOS’un, Avrupa Konseyi tarafından
fon desteği verilen, Sözleri Eyleme Dökelim programı (Turning Words Into Action
programme) kapsamında, kimileri kurumda, kimileri ise ailede büyüyen zihinsel
engelli çocuk ve gençler desteklendi. Müşterek çalışmalar yürütüldü. Çocuk ve
gençlerin kendi ülkelerindeki (Bulgaristan, Çek Cumhuriyeti ve Sırbistan)
politika yapıcıları, bu grupların hakları, ihtiyaçları ve bu tür meselelerle
ilgili olarak ülkelerinde neler yapılmasını istedikleri konularında
bilgilendirdi. Bu kapsamda, hep beraber hazırlanan Bizim Sözlerimiz
Bizim Eylemlerimiz (Our Words Our Actions) adlı bir kitap
yayınlandı. Kurumlarda zihinsel engelli çocukların durumunu vurgulamak için
Cenevre ve Brüksel'de düzenlenen konferanslara temsilciler gönderildi.
Tüm bunlar, hep beraber çalışınca ve engelli çocuklara öncelik verince nelerin
mümkün kılınabileceğinin örnekleridir Tüm çocuklara
değer veren bir toplum yaratmalıyız. Çocuklara gelecekte topluma
sağlayabilecekleri ekonomik fayda temelinde değil de, vazgeçilemez insan
haklarının varlığı temelinde ve çocuk oldukları için değer vermeliyiz. Özürlü
doğmuş olma rastlantısı ayrımcılık için bahane olamaz. Her çocuk, engelli
olduğu hesaba katılmaksızın, eşit muamele hakkına sahiptir – ve bu
demektir ki hepsinin eğitime ve sağlık hizmetine ulaşma hakkı vardır, insana
layık standartlarda ve aileleriyle birlikte, toplum
tarafından kabul görerek yaşama hakkı vardır. LUMOS’un ve diğerlerinin
çalışmaları bunun mümkün olduğunu kanıtladı. Bütün çocuklar için bunu bir
gerçeğe dönüştürmek tüm toplumların görevidir.
(Bu çalışma Hayat Sende Gönüllüsü Nihan Bozok tarafından Türkçe'ye çevrilmiştir. Metnin orijinaline Lumos Foundation sitesinden ulaşılabilir.)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder