17 Ekim 2015 Cumartesi

Mustafa Sarı'dan Gençlere Mektup Var.


Genç Sosyal Girişimcilere,

Gençlik tek başına ateş gibi bir kavramken yanına sosyal girişimcilik gibi su kadar güçlü bir çözücü de gelince ortaya harika bir oluşum çıkmış. Sizlerle tanışmaktan, birlikte olmaktan çok memnun oldum. Kendi nehir sistemime sizinkilerin de katıldığını, nehirin daha da güçlendiğini hissederek evime döndüm. Kısacık sunumlarla tam yaptıklarınızı kavrayamasam da eminim harika yenilikler peşindesiniz. Birlikteliğimiz esnasında konuştuklarımızdan ve daha sonra kendi kendime yaptığım değerlendirmelerden ortaya çıkan birkaç konuyu sizlerle paylaşmanın yararlı olacağını düşündüm.

1. Sosyal girişimcilik bir yönüyle sorun çözme sanatı. Bu yüzden gelişmiş ülkelerden daha çok gelişmemiş ve gelişmekte olan ülkelerde ortaya çıkıyor. Ülkemiz gibi sosyal ve kalkınma sorunlarını yoğun olarak yaşayan yerlerde sosyal girişimcilik çok önemli bir araç aslında. Bu yönüyle kurumsal veya bireysel olarak yaşadığımız sıkıntılar, girişimlerimizi yürütürken karşılaştığımız sorunlar bizim sosyal girişimcilik ruhumuzu güçlendirecek diye düşünüyorum. Unutmayalım "Seni öldürmeyen darbe, güçlendirir".

2. Sosyal girişimcilikte en önemli konu süreklilik belki de. Bazen bir soruna yüz ayrı pencereden bakmak gerekebilir. Bu yönüyle tek başına girişimcilikten, aktivistlikten ve inovasyondan ayrılıyor bence. Diğerlerinde sürekli yeni bir konu bulup onun peşinden gitmek mümkündür. Sosyal girişimde ise, sosyal girişimci gördüğü sorunu çözmek için bazen yıllarını harcayabilir ve bazen hiçbir çözüme de ulaşamayabilir. Sosyal girişimci tutkuludur ve tutkusu köylü gencin sevgisine benzer "KARA SEVDA"! Köylü genç sevdalanınca "Ya alırım, ya ölürüm" diye düşünür. Sosyal girişimci, bir alana yöneldiğinde tutkuyla bağlanır ve sürekli yeni yollar arar sorunu çözmek için. Aynen nehirler gibi asla geriye akmaz, bir yolunu bulur ve ileri hamleyi hep başarır. Bu yüzden dışardan bakıldığında çoğu zaman anlaşılamaz ve "deli bu" der dışardan bakanlar. Girişimlerimizi çeşitlendirmek değil, esas sorunu bulup sürekli onun üzerine gitmek durumundayız bu yüzden. İşte o zaman süreklilik ortaya çıkıyor ve bu durum bizi ister istemez sürdürülebilirliğe taşıyor.

3. Sosyal girişimcilik gönül işidir, akıl değil. Akıl, bir işe 30 yıl bağlamayı uygun bulmaz. Ama tutkuyla işine bağlanan sosyal girişimci, kimsenin hayal edemediği sonuçlara gönül gözüyle ulaşır. Bu yüzden sosyal girişimlerin içinde modern kavramlar olan verimlilik, akıllılık, kârlılık, etkinlik ve benzerlerine ek olarak gönüllülük, empati, anlayış, kavrayış, saygı, erdem ve irfan da bulunur. Hatta ikinci grup kavramlar her zaman dominanttır. Bu yüzden sosyal girişimleri anlamaya çalışan anketlerde sürekli bütçe, çalışan sayınız, hayatını etkilediğiniz insan sayıları gibi verilerle konu kantitatif hale getirilmeye çalışılır. Oysa sosyal girişimler bu rakamlarla anlaşılamaz. Sosyal girişimi anlamak isterseniz ilişki içinde olduğunuz insanlarla konuşmalı, onların dünyasındaki yankılanmaları hissetmelisiniz. Kaçak balıkçılık yaparken yakaladığım ve jandarmaya teslim ettiğim bir köylü yıllar önce bana şöyle demişti: "Eskiden tüm kaçak balık işi benim abime aitti. Abim, kaçak balık avlarken daha ucuz olsun diye gider başka köylerden insanları getirirdi. Bize bir torba balık bile vermezdi. Şimdi sen bu işi yasakladın, benim abim iflas etti, ama biz tüm köylü olarak sana duacıyız. Çünkü abim "balık ağası" olmuştu, bizi ağalıktan kurtardın." Bu benim hedeflemediğim ve farkında olmadığım bir sosyal sorundu. Kaçak balık avcılığı ortadan kalkınca oluşan "balık ağalığı" yapısı da kendiliğinden yıkılmış oldu. Şimdi bu sonucu hangi rakamla açıklayabilirsiniz? Bu yüzden lütfen sayılara değil, gönüllere odaklanın derim haddim olmayarak.

4. Sosyal girişimciler, sorunlarla insanları her zaman ayırır. İnsanlar suç işleyebilir, bu onları suçlu yapar, ama insan olmaktan çıkarmaz, onları onursuz yapmaz. Ancak modern anlayışlar bazen bu ayrımı yapacak altyapıdan yoksun oluyor ve biz de aynı hatalara düşüyoruz. Eğer sizin sosyal girişiminiz sokaktaki çocukların elinden tutmayı hedefliyorsa görünürde hiç karşıtınız yoktur ve yaptığınız hep iyi algılanır. Oysa eğer bu çocuklar aynı zamanda suça itiliyorsa o zaman suça itenler sizin karşıtınızdır. Eğer suça itenleri görmeden bu çocukları kurtarmaya çalışırsak sonuç alma olasılığımız çok düşüktür. Çocukları suça zorlayan birisi ile oturup konuşulur mu? Eğer konuşmazsanız sorun çözülmez. Bu yüzden o insanları da bir nevi içine düştükleri bataklıktan kurtulamayanlar olarak görüp, suçları ile kişiliklerini ayırmak zorundayız.

5. Sosyal girişimci, şartlar ne olursa olsun politik düşünmez. Sosyal girişimler politika üstüdür ve sosyal girişimciler partiler üstüdür. Hepimizin inançları, ideolojileri, siyasi görüşleri vardır ve olmak zorundadır. Ancak sosyal girişimciler olarak biz tüm partilere eşit mesafede olmak zorundayız. Bizden destek isteyen tüm partilere, görüşlere, gruplara desteğimiz iyi niyetle ve toplum yararına kullanıldıkça destek olmalıyız. Eğer taraf olmaya başlarsak, yani siyasi görüşlerimiz girişimimizin önüne geçerse, bu durumda sosyal girişimci kimliğimizi de kaybederiz. Bir partiye girebiliriz, politika yapabiliriz, ama sosyal girişimci olarak değil. En fazla sosyal girişimci kökenli bir politikacı denilebilir bize. Bu yüzden ülkemizde son aylarda yükselen politik ayrışmaya çok dikkat etmeliyiz ve ayrışmaya taraf olmamalıyız. Dünya yıkılsa biz işimizle meşgul olmalıyız. Çünkü hangi sistem gelirse gelsin, hangi parti iktidar olursa olsun toplumsal ve sosyal sorunlar hep var olacağına göre onlara çözüm üreten insanlar lazım. İşte her şartta sorunlara çözüm için çalışan sosyal girişimciden başkası değildir.

6. Ülkemizde toplumsal ayrışmanın had safhaya çıktığı bu günlerde esas çözümün bizim ellerimizde olduğunu unutmamalıyız. Eğer sorun varsa, mutlaka çözümü de vardır. Bu toplumsal ayrışmanın, ülkemizde yeni sosyal girişimleri/girişimcileri ortaya çıkaracağını ümit ediyorum. Belki de bu derin ayrışmaya kalıcı ve katılımcı çözümü siz bulacaksınız. Belki de bu sorunun çok basit bir çözümü vardır. Bu çözümü bulan neden siz olmayasınız?
Tüm bu düşünceler benim kişisel görüşlerim olup, hiç bir kurumu veya kişiyi bağlamamaktadır. Beğendiklerinizi alıp, beğenmediklerinizi hiç okumamış gibi yapabilirsiniz.
Şimdi çözüm zamanı! Haydi çözüm bulmaya!

Selam ve sevgilerimle,
Mustafa SARI

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder