19 Nisan 2014 Cumartesi



‘Çocuk, Dünya'nın mutluluğudur.’

Geçtiğimiz hafta İstanbul’daydım. Neden mi? İzah edeyim. KORUNCUK Vakfı önderliğinde ülkenin çocuklar üzerine odaklanmış birçok önemli vakıf ve derneğinin katılımıyla Çocuk Hakları Platformu açılış toplantısına Hayat Sende Gençlik Akademisi Derneğini temsilen katılım sağladım.

Açık konuşmak gerekirse düşündüğümden çok daha sıcak çok daha samimi bir ortamla karşılaştım. Öncelikle KORUNCUK Vakfı Başkanı Sayın Figen Özbek başladı konuşmaya. Platformun amaçlarını bir bir açıkladı. Konuşmasını ünlü yazar Dostoyevski’den bir alıntı ile bitirdi. Şöyle diyordu; ‘Çocuk dünyanın mutluluğudur.’  Figen Hanım sözünü bitirdikten sonra diğer katılımcılarda platformun odaklarını açıklamak yönünden kendi açıklamalarını yaptılar.

Platform en nihayetinde sona erdi. Pekâlâ derneğimizin bu platformdan ve dolaylı olarak devletten, toplumdan beklentisi neydi? Bahsettiğim gibi; platform Çocuklar içindi. Haklarını korumak ve geliştirmek amacıyla onca dernek ve vakıf el ele vermiş Platformu oluşturma çabasına girişmişti. 

Ya Hayat Sende Gençlik Akademisi Derneği?

Gerçek şu ki dernek olarak Çocuk Haklarının çocukların hayatlarının daha iyi olabilmesi adına ne kadar da önemli olduğunu gayet iyi biliyorduk, biliyoruz ve bileceğiz.

Dernek olarak savunusunu yaptığımız kesim olan devlet koruması altında yetişen çocukların da devletimizin de taraf olduğu Birleşmiş Milletler Çocuk Hakları Bildirisinin her şeyden önce ilk maddesi gereği on sekiz yaşına kadar çocuk kabul edildiğini ve mevzubahis haklara sahip olduğunun farkındayız.
Devlet yetiştirme yurtlarında yaşayan bu çocukların psiko-sosyal açıdan ne kadar da ağır şartlar altında yaşadığının bilincindeyiz. Maalesef devlet koruması altında yetişen çocukların artık Hospitalizm yani kurum bakımı hastalığıyla karşılaştığını görüyoruz.

Sorun nerde mi? Sorun maalesef korumak kavramını hala yeterince içselleştirememiş olmamızda. Devlet Koruması altında bu çocukların ne kadar da zor bir yaşamının olduğu gerçeğine çekmek istediğimiz dikkat bu sorunlardan kaynaklanıyor. Koç Üniversitesi bünyesi altında çalışan ‘Çocuk ve Aile Çalışmaları Laboratuvarı’nın ‘Yetiştirme Yurdunda Yaşayan Okul Öncesi Çocukların Gelişimi’ adlı araştırmasında mevzubahis yurtlarda bakıcı başına düşen çocuk sayısının 4.84 olması bile her şeyi alenen gösterirken, araştırma sonucunda çocuklarda görülen ‘altını ıslatma’ ve ‘konuşma ve dil gelişimi’ gibi ciddi sağlık sorunları bu çocukların durumunu en açık bir şekilde gösteriyor kanaatindeyim.

Sonuç mu? Devlet koruması altında yetişen bu çocukların bir taraf devlet olarak altında devletimizinde imzasının bulunduğu ‘Çocuk Hakları Bildirgesi’ dâhilinde,  devlet koruması altında yetişen insanlarında birer çocuk olduğunu anımsatmak adına Çocuk Hakları Platformunun gerçekten önemli bir adım olması gerçekten sevindiriciydi.

Çünkü bizler şunu biliyoruz ki ‘Çocuklar dünyanın mutluluğudur.’


Devlet koruması altındaki çocukları da unutmamak dileğiyle…

Fırat Alkan - Hayat Sende Gönüllüsü