21 Ekim 2015 Çarşamba

Gençliğin Medyada Temsili Sorunlu


Medyanın günümüzde insanların hayatları üzerindeki etkisi çok güçlü.
Ve hatta ideolojik bir aygıt gibi, insanın söz, duygu, düşünce ve eylemlerini biçimlendiriyor.
Bir grubu dışlaması, örselemesi, potansiyelini küçük görmesi ve topluma algılatması medyanın gücünde saklı. 

Medya tiraj kaygısıyla belli odakları hedef alarak sosyal sorumluluktan uzak davranarak toplumda yanlış bir imaj oluşturuyor.

Etnik, cinsel, sosyo kültürel, ekonomik olarak birçok grup medyanın bu asimetrik gücünden nasibini alıyor.

Gençlik de buna istisna değil!

Nasıl mı?

Benim ergenliğimde mafyavari dizilerde Aynalı Tahir’ler, Yusuf Miroğlu’lar vardı gençlerin önünde rol model olarak. En iyi rol modellerden birisi de, yanık sesiyle Küçük İbo’ydu. Ve hatta 13-14 yaşına rağmen o bile paltoluydu.

Medyanın onlara sunduğu şekilde rol modellerine benzemeye çalışan gençler içi boş siyah paltolarıyla, kolları iki yana kasılarak yürürlerdi.

Sonrasında Biri Bizi Gözetliyor’lar geldi. Miroğlu’ya da Aynalı Tahir’e de rahmet okuttular.

Caner’ler Tülin’ler sadece tüketim odaklı hücrelerinde, herkesin herkese savaşını sergilediler. Dostluk, gençlik, dayanışma laf-ı güzaftan ibaretti.

Ve sonra da, Hayat Bilgisi, Kampüsistan ve Kavak Yelleri geldi. Gençlik sadece tüketim odaklı, lak lak peşinde, üretmeyen ama tüketen, çalışmadan derslerini geçen, bir garip kadın erkek ilişkilerine bulaşmış bir şekilde yanısıtılıyordu.

Gençlik üretken olarak temsil edilemedi!

Kısacası medyada gençlik hiç üretken olamadı. Medyada gençlerin hiçbirisi, fikir öncüsü, hakları için mücadele eden şekilde yansıtılamadı. 

Medyada sosyal sorumluluk bilincinde bir genç temsil edilmedi. Gönüllülük çalışmalarında bir genç medyada hiç mi hiç olmadı.

Dünyayı turlayan, hayallerinin peşinden koşan, yabancı arkadaşları olabilen ve bunlarla konuşabilen, yenilikçi ve girişimci gençlerden medyada eser yoktu.

Gençsen tüket!

Yarı muhafazakar yarı otoriter kültürümüzde, gençliğe en fazla tüketmek için izin verildi. Medyaya da gençlerin daha fazla tüketimini pohpohlayacak reklamları pompalaması rolü biçildi.

Ötesinde ise, “Nüfusunun yarısı genç, AB bize muhtaç” gibi nutukların arasında ülke, genç işsizliğinde dünya liderleri arasında, amaçsız, üretmeyen, yabancı dil konuşamayan, dünyayı ve kurumları tanıyamayan bir gençlikle milenyuma girdi ve öyle de devam ediyor.

Devlet korumasındaki gençlerin medyadaki temsilinde mesafe kaydetmiştik.

Her zaman dediğimiz gibi, umut da yeşermiyor değil hani!

Geçen yıl, Hayat Sende ile devlet korumasındaki gençlerin medyadaki temsilinin analizi ile ilgili bir çalışma yaptık.

Yuva ve yurtlardaki çocuk ve gençler, kristallenmiş resimler arkasında, suçla ve fuhuşla ilişkilendiriliyordu. Sanki başarısızlık çocukların ve gençlerin kaderiymiş gibi yansıtılıyordu.

Çalışmanın sonuçlarını medya yöneticileri ile paylaştık ve olumlu sonuçlar da aldık. Çok küçük bir hedef kitleyle çalışmamıza rağmen, medya yöneticilerini ve çalışanlarını birçok konuda ikna ettik.

Gençliğin temsilini değiştirmek elimizde!

Peki Hayat Sende’de yaptığımızı, neden nüfusun yarısı olan biz gençler yapamıyoruz?

Neden medyada gençliğin temsilini yapı söküme uğratıp sorgulayamıyoruz? 

Görünmeyen güç odaklarıyla, Don Kişotvari bir şekilde mücadele edip, farkındalık ve fark yaratamıyoruz?

Bize sunulanı değil, kendimizin nasıl sunulmasını istediğimiz şekilde çalışmıyoruz?

Ve bunların tümünü yapmak yerine, kendimizi çok mu çok güçsüz görüp, bize dikte edileni kabul ediyoruz?

Neden bir takım sosyal sorumluluk sağlayacak projelere yeterince destek olmuyoruz?

Hayatın her alanında gençlere bu kadar ihtiyaç varken neden onları görmezden geliyoruz?


Eğer öyleyse unutmamalıyız ki, “İnsan, tarihin yapıcısıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder