Çocukların kurumlarda bakılması modelinden topluma dayalı bakım
modeline geçiş konusundaki en iyi uygulamalar dikkate alınarak Başkanlığı Lumos
tarafından yapılan bir AB geçici grubunca bir dizi Ortak Temel Prensip
belirlenmiştir.
1. Çocukların haklarına saygı
gösterilmesi ve karar alma süreçlerine dahil edilmeleri: Çocuklar
(ve aileleri) geçiş sürecinde tamamen paydaş olarak yer almalıdırlar. Çocuklar
(ve aileleri), aldıkları toplumsal hizmetlerin geliştirilmesinde, bu
hizmetlerin verilmesinde ve değerlendirilmesinde aktif olarak yer almalı ve bu
hususlarda fikirlerine başvurulmalıdır.
Çocuklara gerekli bilgiler yaşlarına uygun düzeyde anlayabilecekleri şekilde
verilmelidir. Gerek duyulduğu takdirde çocuklar, yine çocukların kendi
seçtikleri bir birey aracılığıyla karar alma aşamasında desteklenmelidir. Her
bir bireyin kendine özel ihtiyaç ve gereksinimlerine saygı gösterilmelidir.
Çocukların yerleştirilmesi, çocuğun en fazla yararına olacak şekilde
gerçekleştirilmelidir.
2. Yetiştirme yurtlarının
önünün alınması: Çocukların yetiştirme yurtlarına
yerleştirilmesinin önlenmesi için gerekli adımlar atılmalıdır. Ailelerin ve
çocukların yetiştirilmesinden sorumlu resmi görevlilerin desteklenmesi ve aynı
zamanda toplumların kapsayıcı kapasitelerinin geliştirilmesi için bütünsel
yaklaşımlara ihtiyaç duyulmaktadır.
3. Topluma dayalı hizmetlerin
oluşturulması: Yetiştirme yurtlarının yerini almak üzere toplumda yararlanılmaya hazır
ve düşük maliyetli kaliteli bir dizi hizmetlerin oluşturulması gereklidir. Söz konusu hizmetler, öncelikle bu
hizmetlerden yararlanacak kişilerin ihtiyaç ve kişisel tercihleri dikkate
alınarak planlanmalı ve aile ve çocukların yetiştirilmesinden sorumlu resmi
olmayan görevliler açısından destekleyici nitelikte olmalıdır. Topluma dayalı bu hizmetlerin amacı,
yetiştirme yurtlarına yeni çocukların alınmasını önlemek, halihazırda
yetiştirme yurtlarında bulunan çocukların yerleştirilmelerini sağlamak ve aynı
zamanda toplumu oluşturan ancak yeterli desteğe sahip olmayan insanlara (ve
ailelerine) fayda sağlamaktır.
4. Yetiştirme yurtlarının
kapatılması: Bu süreç, mümkün olduğu takdirde, pilot projelerle başlatılmalıdır.
Planlama, her bir çocuk için ayrı bir planının hazırlanmasını ve toplumda
çalışma arzusunda olan personelin eğitim gereksinimlerinin değerlendirilmesini
içermelidir. Yaşam alanlarının değiştirilmesinden kaynaklanabilecek travma
riskini asgariye düşürmek için her bir çocuk için gerekli hazırlık
yapılmalıdır. Yetiştirme yurtları, bu kurumlarda uygun olmayan koşullarda
bakılmaya devam eden çocuklar kalmayacak şekilde kapatılmalıdır. Özel desteğe
ihtiyaç duyan çocuklara öncelik verilmelidir (örneğin, bebekler, engelli
çocuklar ile kötü fiziksel koşullara sahip kurumlarda ve/veya istismar görülen
kurumlarda kalan çocuklar gibi).
5. Yetiştirme yurtlarına
yapılması düşünülen yatırımların kısıtlanması: Yetiştirme
yurtlarının kapatılarak topluma dayalı bakıma geçiş süreci genel olarak uzun
yıllar sürer. Bu süreç sırasında, birçok
çocuk uygun olmayan veya sağlıksız koşullarda yaşamak zorunda kalır. Bu
nedenle, mevcut yetiştirme yurtlarında bazı yenileme çalışmalarına gerek
duyulabilir. Ancak, söz konusu yenileme çalışmaları sınırlı düzeyde yatırımla
gerçekleştirilmelidir. Binalara yapılacak ciddi yatırımlar söz
konusu kurumların daha sonra kapatılmalarını güçleştirecektir.
6. İnsan kaynaklarının
geliştirilmesi: Ortaklığı, kucaklayıcı davranışları ve disiplinler arası yaklaşımı esas
alan, topluma dayalı bakım için uygun yeteneklere sahip yeterli sayıda ve iyi
eğitimli personele sahip olunması hayati derecede öneme sahiptir. Bu nedenle, evvelce yetiştirme yurtlarında
görev yapmış personelin yeniden eğitime tabi tutulması ve niteliklerinin geliştirilmesi
gerekli olabilir. Toplumda çalışmak için eğitime tabi tutulabilecek söz konusu
personelin de yeniden yerleştirilmesinin sağlanması, reform sürecinde
karşılaşılabilecek direnci de azaltacaktır. Söz konusu hizmetlerden
yararlanacak çocukların temsilcilerinin bahsekonu eğitimlerde eğitmen olarak
görev alması tercih edilmektedir. Aynı zamanda koruyucu aile olacakların da
bakım hizmetlerinin kalitesinin geliştirilmesini amaçlayan eğitim programlarına
iştirak etmeleri sağlanmalıdır.
7. Kaynakların verimli
kullanılması: Yetiştirme yurtlarına dayalı bakım sistemi bütçe, bina ve malzemeler
için ciddi bir kaynak ihtiyacını beraberinde getirmektedir. Mümkün olduğu
kadarınca ve çocukların yararına olacak şekilde, söz konusu kaynaklar mevcut
yetiştirme yurtlarında yeni hizmetlere aktarılmalıdır. Mevcut kaynakların yeniden kullanılması,
reform sürecinin maliyetinin düşük tutulabilmesini ve daha fazla sürdürülebilir olmasını
sağlayacaktır. Geçiş sürecinde, yetiştirme yurtlarında karşılanmakta olan
masraflara ilişkin bütçe, toplum içerisinde gerek duyulan hizmetlere ait
masrafların karşılanmasına aktarılabilir, örneğin az sayıda çocuğun bakılacağı
evlere veya aile destek merkezlerine; kimi zaman, mevcut sistemde kullanılmakta
olan binalar diğer amaçlara yönelik olarak yeniden kullanılabilir (ulaşımı kolay
olması ve iyi koşullara sahip olması halinde).
8. Kalite kontrolü: Kalite
kontrol sistemleri, tamamen çocukların memnuniyeti esas alınarak, gerek geçiş
sürecinde gerekse ortaya çıkan hizmetler açısından geçerlidir. Kalitenin
izlenmesinde, çocukların, ailelerinin ve temsilcileri olan kuruluşların yer
alması büyük öneme sahiptir.
9. Bütünsel yaklaşım: Yetiştirme
yurtlarından topluma dayalı bakıma geçişle ilgili konular, istihdam, eğitim,
sağlık, sosyal politikalar ve diğer hususlar gibi tüm geçerli politika alanları
gözönünde bulundurularak ele alınmalıdır. Böyle bir bütünsel yaklaşım, farklı
devlet kurumları arasında koordinasyon ve tutarlılık gerektirirken, aynı
zamanda çocukluktan ergenliğe ve yetişkinliğe geçiş açısından da süreklilik
göstermelidir.
10. Bilinçlendirme
faaliyetlerinin sürekli olarak gerçekleştirilmesi: Yetiştirme
yurtlarından topluma dayalı bakıma dönüşüm sürecinin önemli profesyonel
kuruluşlarca desteklenebilmesi için, söz konusu kuruluşların halihazırdaki ve
gelecekteki üyeleri ve aynı zamanda daha geniş bakıldığında topluma
aktaracakları değerler açısından birtakım destekleyici çalışmaların yapılmasına
ihtiyaç duyulmaktadır. Eş zamanlı olarak, istenen değerler dikkate alınarak
tutumlarında tutarlılık sağlanabilmesi için profesyonel olmayan karar alıcılar
ile kanaat önderleri ve halkın bilinç düzeyinin arttırılması gereklidir.
Topluma dayalı bakım hizmetlerinin verileceği toplumlarda kucaklayıcı tutumun
geliştirilebilmesi için özel dikkat gereklidir.
(Bu yazı, Koruyucu Aile, Evlat Edinme Derneği ve Hayat Sende Gençlik Akademisi Derneği Gönüllüsü Caner Can tarafından Lumos Vakfının sitesinden çevrilmiştir. Orjinal metne bu bağlantıdan ulaşılabilir. http://wearelumos.org/stories/ten-principles-deinstitutionalisation)
(Bu yazı, Koruyucu Aile, Evlat Edinme Derneği ve Hayat Sende Gençlik Akademisi Derneği Gönüllüsü Caner Can tarafından Lumos Vakfının sitesinden çevrilmiştir. Orjinal metne bu bağlantıdan ulaşılabilir. http://wearelumos.org/stories/ten-principles-deinstitutionalisation)