15 Temmuz 2014 Salı

AYŞEGÜL




Ayşegül, Nazlı ve Ömer ile 3 sene 3 aydır aileyiz ve zorluklarla mücadelemizin tatlı meyvelerini toplamaya başladık. Çocuklarımızın kısacık hayatlarında yaşadıkları kâbusları arkalarında bıraktıklarını ve toplumda yerlerini almaya başlamaları büyük bir gurur benim için. Onların anneleri olmak için seçilmiş olmanın mutluluğu ve şükranı her gün büyüyor içimde.

Bu sefer sizlerle Ayşegül’le ilgili yaşadıklarımızı kısaca paylaşmak istiyorum. Herkesin başına gelebilecek basit ama anlaşılması zor bir olayın bizi ne kadar mutsuz ettiği. 
    
Ayşegül bu sene birinci sınıfı çok cesurca ve sabırla göğüsledi. Okul hayatına çalkantılarla başladı ve sınıfında ilk dönem üç öğretmen değişti. Her gelen öğretmen Ayşegül evlat edinildiği için onunla ilgili kendi yorumunu yaptı. Çocuğum için yapılan yorumlar dâhilinde son öğretmen öğrenme yetersizliği ve davranış bozukluğu olduğunu ve okul hayatında başarılı olamayacağını söyledi. Okulda yaramazlık yapıp en hareketli çocuklar arasından arkadaş edindiği için, tamamen okumayı ve matematik yapmayı reddettiği için söylenen sözlerdi bunlar. Arkadaşlarının öğrenme hızına yetişebilmesi için çok ders çalışması gerek denildiği için her gün anneannesi ile ders çalışmaya gitti. Anneannesi sabırla ona saatlerini verdi ama bu arada isteksiz olduğu için Ayşegül içine kapandı ve mutsuz olduğunu her harekiyle belli etti. Okula kalsa onlar teşhislerini koymuşlardı ve bu çocuğun yaptığı her davranış için bir açıklamaydı.

Her okula gittiğimde şikâyet ve eleştiri bombardımanına uğradım ama bunun beni yıldırmasına izin vermedim. Çevreme sorarak çocuk ruh sağlığından anlayan çok iyi doktorlar ve Ayşegül’le iki ay süren bir dizi testler, terapiler ve danışmalar sonucunda uzmanlar kendi teşhislerini koydular. İnanılması güç ama Ayşegül’ün bir gözü 2,5 ve öbür gözü 1.75 bozuk olduğu için göremiyor ve okuyamıyordu. Bunun için derslerine karşı bir duvar yaratmıştı ve en başarılı olduğu yeteneğini yani arkadaşlık kurmayı geliştiriyordu ve bunu’da en hareketli çocuklarla yapıyordu çünkü kendi enerjik yapısını onlarla daha çok gösterebiliyordu.

İkinci döneme gözlüklü başladı ve okuması birden hızlandı, her gün okuldan sonra anneannesi’yle ders yapmak onun için en güzel oyun oldu ve Ayşegül sayesinde küçük kardeşleri matematiğe merak saldı. Evde kendi aralarında toplama, çıkartma ve çarpım tablosu oyunları oynuyorlar. Bu ay okullar tatil olurken ben kızımın sınıfında dimdik durdum ve silme pekiyi olan karnesini almasını izledim.

Ayşegül şimdi mutlu ve kendine güveni olan bir çocuk. Bu yıl yaz okulunda en sevdiği tenis sporunu öğrenecek, yüzecek ve kendisinin seçtiği kitapları zevk için okuyacak. 
    
Ne yazık ki iki sene önce göz kontrolünde göz bozukluğu çıkmamıştı ve bu sene bu şekilde ortaya çıktı ve ona zor günler yaşattı. Her kötülükten bin iyilik çıkar felsefesinden yola çıkarak yaşadıklarımızı her yerde anlatıyorum ki Ayşegül’üm gibi başka çocuklarda öğrenme özürlü addedilmesin ve küçücük yaşta nedenini anlayamadıkları kendilerine yapılan olumsuz tepkilerle tanışmasınlar.
Neşe Akkerman

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder